Değerli büyüğümüz hemşerimiz Binali Yıldırım başbakan olduktaktan sonra, Türkiye de her şey değişmeye başladı. Kısa sürede anlaşıldı ki Başbakan değişikliği parti içi görev değişikliği değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin içeride ve dışarıda bir çok politika değişikliğidir. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinde ki Deniz Otobüsleri Genel Müdürlüğü görevindeyken başlattığı teknolojik ve yeni yatırımlar özelliğini, yaklaşık 12 yıl yürüttüğü Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı döenminde de, Denizlerde, Hava yollarında, kara yollarında, demir yollarında, elektronik haberleşmede ve sayamadığım daha bir çok alanda teknolojik ve yenilikçi yatırımlarla devam ettirerek ülkemize bir çok eser kazandırdı. Başarılarla dolu geçen geçen siyasi kariyere sahip Türkiye’ de ki bir numaralı isim oldu. ^^ Zor hemen yapılır, imkansız ise biraz zaman alır^^ sloğanını herkese kabul ettirerek uyguladı. Yapılamayacak gibi görülen bir çok işi başardı. Kanaatimce Adalet ve Kalkınma Partisinin tek başına iktidarda kalmasında en büyük rolü üstlendi. Ak partiye oy verenler çoğu Ulaştırma bakanlığının hizmetlerini öne sürerek oy verdiklerini ifade ediyorlar. Bu özellikleri ile Binali Yıldırım siyasetçi kimliğinden ziyade mühendis kimliği ile ön plana çıkmıştır.  

Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Ak Parti içerisinde ki Başbakan kim olacak tartışılırken Binali Bey İzmirde yaptığı bir açıklamada Devletin kırmızı çizgileri kesin  olarak, Tek devlet, Tek Millet, Tek Bayrak, Teek Vatan olarak ifade eden ilk AKP li olarak da kendisinin devleti yöetmeye hazır birisi olduğunu ortaya koymuştur. Binali Yıldırım’la Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık için isimleri geçmekte iken Ahmet Davutoğlu’nun ismi açıklanmış ve o zaman Binali Yıldırım bir basın açıklaması yaparak söylemlerde bulunmuştur. Benim o zaman anladığım şey; Binali Bey le Ahmet Bey arasında devletin politikalrı üzerinde derin görüş ayrılıkları olduğu olmuştur. Bu düşüncelerimi bir çok kez gündeme getirmiştim.  Kanaatimce ta o zaman Sayın Binali Yıldırım’ın çözüm sürecine karşı olduğunu ve dış politikada yanlış politikalar izlendiğini Recep Tayyip Erdoğan la paylaştığını düşünüyorum. Ahmet Bey’in başkanlığını yaptığı hükümetin uyguladığı politikalar Binali Bey’in öngördüğü şekilde başarısız olduğunun görülmesinden dolayı mecburen ve gecikmiş olarak beklenilen değişiklik oldu ve Binali bey başbakan olarak hükümeti kurdu.

Hükümetin göreve başlaması ile birlikte politika değişiklikleri başladı. Rusya ile anlaşma zemini yakalandı. Suriye politikamızda belirğin bir değişiklik oldu ve hala da beklenen değişiklikler var. Sınır ötemizde olup biten terör örğütlerine bakışımız ve tutumumuz ciddi olarak değişti. Çözüm süreci adı altında uygulanan politikalar yüzünden oluşan sözde kürt devlet yapılanmasının üstüne cesurca gidildi. Hainler ülkemizden temzilenmeye başlandı. Tam bu düzelmeler esanasında 15 Temmuz işgal girişimi yaşandı. Burada da hiç kimse ortada yokken Binali bey dik durdu ve şapkasını alıp gitmedi. Devletimize ve demokrasimize sahip çıktı. Herkesin bir tarafa saklandığı zaman, Binali bey her yere talimatlar vererek, Devlet Bey’le birlikte darbe girişimini engelleyen kişi oldu. Bu tarihten sonra oldukça zor bir sürece girildi. Herkesin birbirine şüpheyle bakmak zorunda olduğu bir dönemde cesurca davranışlarını devam ettirdi. Çalıştığı sivil ve askeri bürokratlar aynı kişilerdi. OHAL kapsamında istihbarat örgütümüzce verilen bilgiler doğrultusunda cesurca uygulamalar yapıldı. Ekibi kendisi belirlemediği için burada da tek başına politika geliştiren ve uygulayan tek kişilik pozisyonuna devam etti. ABD ile bozulan ilişkileri belirli bir zemine oturtturdu. Kendisinden beklenilen şey şudur. Binali Bey’in kendi ekibini oluşturması, üst bürokraside ve siyasette ki Fetö cülerin ayıklanması gereğidir. Çıkarılan kararnamalerle yanlış istihbaratlar sonucu haksız mağduruyitler oluştu. Enteresan olan ise üst düzey kamu personelinden ve siyasetçilerden Fetö cülerin çıkmaması oldu. Bu durum akla aykırı bir haldedir. İşçi, şöför, memur, şef, müdür yardımcısı, müdür, hakim, savcı, öğretmen Fetö cüde daire başkanı, genel müdür yardımcısı, genel müdür, müsteşar yardımcısı, müsteşar, kurul üyeleri fetö co değil mi? Bu göreden alınan kişileri bu görevlere üniter bir devlette atayan kişiler hangi görevlerde oturuyorlar. Bu Fetö cülere referans olan siyasiler, bakanlar, vekiller, il ilçe mahalle teşkilatları neredeler. Bu Fetö cüleri bu kadrolara kimler refere etmiştir, kimler atamıştır. Atadıkları kişiler Fetö cü ise bunlar ne oluyor? İnanıyorum ki sayın Başbakan Bianali Yıldırım yakında bu kişileri de tespit edecek ve gerekeni yapacaktır.  

Binali Yıldırım bey’in Başbakan olmasından sonra millet içerisinde olan gerginlik ve siyasi kutuplaşma azalmaya başladı. Memlekette huzur ve güven yeniden gelişim gösterdi. Sayın Başbakanın güler yüzü, mantıklı açıklamaları, Cumhurşyetin değerlerine sahip çıkan duruşu MHP ve CHP de kendisine taban buldu. Binali Bey bütün toplum kesimlerinin güvenini mazhar oldu. Onun olduğu söylediğ her şeyin devlete ve millete sahip çıkmak adına yaptığını herkes kabul etti. Bunun en belirgin göstergesi Sayın Devlet Bahçeli ile aralarında olan güven ve uzlaşmacı tavırdır. Herkes bilir ki Devlet Bey ülke menfaatine olmayan hiçbir işte olmaz. Bu güveni Devlet Bey’e, Binali Bey’in özellikleri oluşturmuştur.

İşte Binali Yıldırım farkı budur.