Ülkemizde son yaşananlardan sonra yargı reformu tartışması hızlandı. Yargının demokrasimiz için önemi tartışılmayacak kadar önemlidir. Zira devletimiz demokratik anlayışını kuvvetler ayrılığı ilkesi ile kurmuştur. Yasama, Yürütme ve Yargı. Bu kuvvetler devletimizin yaşaması açısından vazgeçilmezdir. Her birinin diğerinden bağımsız olması esastır. Vesayet altında bulunamazlar. Aksi durumda demokrasi sekteye uğrar.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısının, özel yetkilendirilmiş Erzurum Savcısı tarafından göz altına alınması ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu tarafından da Özel Yetkili Savcıların görevden alınması ile neredeyse devlet krizi çıktı. Yasama yürütme yargı birbirine girdi. Öteden beri reform beklentisi içersinde bulunulan yargıda reform, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu Üyelerinin kimler tarafından belirleneceği noktasında kilitlendi. Adalet Bakanı çantasında reform paketiyle ziyaretlere başladı. Konunun tarafları, reform paketinin içersinde neler olduğundan ziyade HSYK ya üyelerin kimlerce atanması gerektiği tartışmasına girdi. Çünkü; HSYK ülkemizdeki hakim ve savcılara etki eden en önemli kurul.  Siyasi iktidarlar bu kurul üyelerini seçerlerse yargıya müdahale etmiş ve vesayet altına almış olmazlar mı! İşte bunun iyi düşünülmesi gereklidir. Burada yapılacak düzenleme kuvvetler ayrılığı ilkesine zarar verecek boyutta olmamalıdır.

Devletin zirvesi yargı reformunun bu bölümü ile hassasiyetle meşgul olurken, vatandaş ise gerçekten hakkını arayabileceği, sorunlarını çözebileceği bir yargı istiyor. Şu anda ülkemizde hemen herkes yargıda reform yapılması konusunda hem fikir. Ancak herkesin beklediği reform farklı. Bizi ise esasen kimin kimi vesayet altına alacağıyla birlikte, adaleti üstün kılan bir reform ilgilendiriyor.

Yüce Allah(cc) kainatı yarattıktan sonra insanlık alemine 30 binden fazla Peygamber ve 4 adette kitap göndermiştir. Yaradanın peygamberler ve dinleri göndermesinde ki amacı; bireyin yaratıcısına karşı sorumluluk ve davranışları, bireylerin bir birleri arasında ki ilişki, sorumluluk ve davranışları, bireylerin topluma ve devlete karşı sorumluluk ve davranışlarını düzenlemek ve sistem içersine almak kısacası adaleti üstün kılmaktır. Yaratan insanları emirleriyle adaletli olmaya çağırmıştır.

Yakın tarihimizi gözden geçirelim. Onlarca yıl süren ve hala sonuçlanmayan emlak arazi davaları, senelerce süren bir çok dava, haksız yere onlarca yıl hapiste yatarak daha sonra berat eden insanlar hemen hepimizin etrafında mevcuttur. Bu durum sadece yargının süreye karşı işleme durumudur. Çok nadir olarak,  geç oldu ancak adalette tecelli etti diyebiliyoruz.

Esasen süreden daha da önemli olan yargının işleyiş sistemidir. Ülkemizde ki en büyük sıkıntılardan birisi budur. Çoğumuz bilir ve görürüz ki, kolluk kuvvetleri tarafından savcılar önüne konulan fezlekeler çoğunlukla mahkemede de aynen karar olarak çıkmaktadır. Bilirkişilik müessesesi marifetiyle yapılan incelemelerde çoğunlukla mahkeme kararı yerine geçmektedir. Bilirkişilerin ne kadar ehliyetli olup olmadıkları bilinememektedir. Çünkü bunu düzenleyen bir mevzuat mevcut değildir. Yani kısaca hakimlerimiz kendi sorgulama ve tespitlerinden ziyade polis,  jandarma ve bilirkişilerin tespit ve görüşlerine uymaktadırlar. Bu neviden verilen kararların adı da mahkeme kararı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çoğu hakimimiz dosyayı okuma fırsatı bulamıyor. Şüpheli hakim ilişkisi neredeyse doktor hasta morg ilişkisine dönmüş, hürriyeti bağlayıcı kararları gözlerini kırpmadan veriyorlar. Bunun bir çok nedeni olabilir. Fiziki imkan meselesi. Dava çokluğu meselesi. Yüksek yargıda temyiz meselesi. Haksız atama, terfi ve tayin meseleleri veya bilemediğimiz diğer meseleler hakimlerimizi bu duruma itmiş olabilirler.  Mahkemeyi tıkayan hakimin doğru karar almasını engelleyen ne varsa işte bu konuların üzerine giderek çözmek gerekiyor. Vatandaş olarak beklentimiz adaleti üstün kılan hızla sonuç alan bir yargı sistemine sahip olmaktır.   Ayrıca mahkemelerin çalışmasını ve dosya sayısını artırmamak ve vatandaşın sorunlarını çözmek için ONDUSMANLIK müessesesinin yargı reformu kapsamında yasalaştırılmasında çok fayda görüyoruz. Devlette işi olan bir vatandaşın memurun keyfiyeti yüzünden düştüğü sıkıntı konusunda yardım alacağı hakkını arayacağı bir mesul bulamamaktadır.  Özellikle bireylerin kendi aralarında ki ve bireylerin devletle olan ilişkilerinde hakemlik yapacak mahkeme öncesi müesseseye şiddetle ihtiyaç vardır. Vatandaş olarak bizlerin yargı reformundan anladığımız ve beklediğimiz budur. Tarafsız, doğru ve hızlı karar verebilen bir yargı istiyoruz. Kısaca adalet istiyoruz.